Blog Arşivleri

DUA

اَللّٰهُمَّ إنَّا نَسْأَلُكَ يَا أَكْرَمَ مَنْ سُئِلَ، وَيَا خَيْرَ مَنْ أَعْطَى، أَنْ تَغْفِرَ لَنَا مَا أَخْطَأْنَا فِيهِ وَمَا تَعَمَّدْنَا، وَمَا عَرَفْنَا وَمَا جَهِلْنَا، وَمَا أَنْكَرْنَا وَمَا عَلِمْنَا، وَمَا أَنْتَ أَعْلَمُ بِهِ مِنَّا؛ عَزَّ جَارُكَ وَجَلَّ ثَنَاؤُكَ وَلَا إِلٰهَ غَيْرُكَ ۝ اَللّٰهُمَّ إِنَّهُ لَا بَرَاءَةَ لَنَا فَنَعْتَذِرَ، وَلَا قُوَّةَ لَنَا فَنَصْطَبِرَ، غَيْرَ أَنَّنَا يَا إِلٰهَنَا وَيَا سَيِّدَنَا مُقِرُّونَ لَكَ بِذُنُوبِنَا عَلَى أَنْفُسِنَا، وَمُسْتَغْفِرُونَ مِنْهَا إِلَيْكَ، فَاغْفِرْ لَنَا ذُنُوبَنَا، وَاسْتُرْ عُيُوبَنَا فِيمَا بَقِيَ مِنْ عُمُرِنَا، وَاسْتَجِبْ لَنَا دُعَاءَنَا، وَلَا تُشْمِتْ بِنَا أَعْدَاءَنَا، وَلَا تَجْعَلِ النَّارَ مَأْوَانَا، وَاجْعَلِ الْجَنَّةَ مَثْوَانَا، يَا ذَا الْجَلَالِ وَالْإِكْرَامِ

Ey kendisine el açılıp istekte bulunulanların en cömerdi ve ey isteyenleri boş çevirmeyenlerin, istekleri yerine getirenlerin en hayırlısı! Hata ile yahut kasden, farkında olarak ya da olmayarak, bilerek veya bilmeyerek, her ne hâl üzere yaparsak yapalım Senin mutlaka bildiğin yakışıksız işlerimizi ve hatalarımızı bağışla. Senin sevgini istiyor, Sana yakınlığı arzuluyoruz ey her şeye yakın olan Rabbimiz; Senin komşuluğun (yakınlığın) ne yücedir; Senin senân ve övgün ne güzeldir ve Senden başka da ilah yoktur.  Ey Rabbimiz! Dayanacak bir mazeretimiz yok ki, onunla Senden özür dileyelim; güç ve kuvvetimiz yok ki, günah ve hatalarımızın kahrediciliğine tahammül gösterelim.. fakat, her şeye rağmen, ey Rabbimiz ve ey Mevlamız, günahlarımızı itiraf ediyor, onların hacâletinden ve ağırlığından bizleri kurtarmanı, bağışlamanı diliyoruz.. günahlarımızı affet, bundan sonraki hayatımızda da ayıp ve kusurlarımızı Settar isminin tecellisine mazhar kıl, onlarla bizi mahcup etme.. dualarımızı kabul buyur.. bize düşmanca tavır takınanları hâlimize güldürme, bizi onlara alay konusu eyleme. Ey celal ve ikram sahibi, Cehennemin, varıp ulaşacağımız son durak olmasından Sana sığınırız; Cenneti bizim için ebedî bir sığınak ve istirahat mekanı kılmanı rahmetinden dileniriz.

DUA (okuyup , amin diyenlerden Allah(c.c)iki cihanda razı olsun)

اَللّٰهُمَّ إِنَّا نَسْأَلُكَ بِاسْمِكَ الَّذِي إِذَا نَاجَاكَ عِبَادُكَ بِهِ قَبِلْتَهَا وَإِذَا اسْتَغَاثُوا بِهِ أَغَثْتَهُمْ؛ أَجِبْ دَعْوَتَنَا، وَأَعْطِ سُؤْلَنَا، وَاجْعَلْ أَنْفُسَنَا مُطْمَئِنَّةً بِلِقَائِكَ، صَابِرَةً عَلَى بَلَائِكَ، رَاضِيَةً بِقَضَائِكَ، قَانِعَةً بِعَطَائِكَ، مُشْتَاقَةً إِلَىلِقَائِكَ ۝ يَا رَاحِمَ الْمُذْنِبِينَ، وَيَا مُقِيلَ عَثَرَاتِ الْعَاثِرِينَ، وَيَا مُعْطِيَ السَّائِلِينَ، وَيَا خَيْرَ الْمَسْؤُولِينَ، إِلَيْكَ الْمُشْتَكَى وَبِكَ الْمُسْتَعَانُ وَأَنْتَ الْمَوْلَى وَالْمُرْتَجَى، اِسْتَجِبْ لَنَا دُعَاءَنَا، وَاغْفِرْ لَنَا خَطَايَانَا، وَأَنْتَ مَوْلَانَا وَمُرْتَجَانَا، وَلَا تُشْمِتْ بِنَا أَعْدَاءَنَا، وَاحْفَظْنَا مِنْ كُلِّ شَرٍّ وَضَرٍّ

Allahım! Seçkin kullarının bir sır gibi saklayıp da sadece Sana içlerini dökerken şefaatçi yaptıkları ve Senin de onun hatırına dualarını kabul ettiğin ism-i şerifin hürmetine, “imdat” iniltileriyle Senden medet bekleyenler onunla Sana yönelince çağrılarına icabet ettiğin nâm-ı celîlin hürmetine, bizim dualarımıza da icabet bu-yur, isteklerimizi yerine getir. Acz ve ihtiyaçlarla çırpınan gönlümüzü Sana vuslat arzusuyla tatmin et, nefsimizi maiyyetinle sükûnete erdir. Bizi, Senden bir imtihan vesilesi olarak gelen sıkıntı ve zorluklara karşı sabırlı, hakkımızda verdiğin hükümlere razı, takdir buyurduğun nimetlere kanaat edip şükürle mukabelede bulunan ve Sana vuslat için can atan kullarından eyle.  Ey günahkârlardan bile rahmet ve şefkatini esirgemeyen, tökezleyenlere bir kere daha doğrulup yürüme fırsatları veren, samimi isteyenlerin isteklerini yerine getiren Rabbimiz.. ey kendisine el açılanların en hayırlısı, en merhametlisi.. şikayetler ancak Seninle âdilâne hükme bağlanır, sadece Sana arz edilen yardım talepleri tam karşılığını bulur; her şeyin sahibi Sensin; Sensin el açılıp istekte bulunulan, ümitle kapısına koşulan; Sensin hakiki dost, Sensin beklentileri boşa çıkarmayan. Bizim dostumuz, ümitle rahmet kapısına koştuğumuz da Sensin.. dualarımızı kabul buyur, hatalarımızı mağfiret ey-le. Ehl-i imana düşmanca davrananların bizi alay mevzuu yapmalarına müsaade etme, onları bize güldürme. Senden medet uman biz bîçare kullarını her türlü şer ve zarardan muhafaza et.

(Arzu kardeşimden Allah(c.c)iki cihanda razı olsun.Kötülükten muhafaza ederek , ne istiyorsa versin.Rızıkla,eşle,evlatla,komşuyla,sağlıkla ve aklıma gelmedik zorluklarla imtihan etmesin.amin.)

Ateist doktorun mucizevi Müslüman oluş hikayesi

watch?feature=player_embedded&v=8jwklFQw738

Prof. Dr. M. Esad COŞAN (Rh.A) Hocaefendi’den Nasihatler

Eğlenirken, gezerken çeşitli hatalar, kusurlar, günahlar olabiliyor.

O günahlardan korunmak, sakınmak lâzım!

Zikir vazifelerinden, namazından, niyazından,

Kur’an’ından, kıraatinden geri durmaması lâzım!

Hayrından sadakasından geri durmaması lâzım!

Prof. Dr. M. Esad COŞAN (Rh.A)

Hz. Ebu Bekir-i Sıddık’ın (R.A) Duası

Sen affın sahibisin, bizleri affet.

Sen ki ellerini açana ‘ Lebbeyk ‘ diyensin.

Dua dostlarıyla birlikte kapında duruyor açılana kadar da dua ediyoruz.

Açılmazsa da kapından kovma bizleri Ya Rab.

evvel-ahir ana-baba olanlara veya olacaklara

Doğum, yerine göre hayatî tehlike arz eden bir ameliyat olabilir. Böylesine ciddî bir olay, elbette sadece mânevi dua ile geçiştiritlemez. Önce maddi tedbirler alınır, yâni gereken ebeye, doktora gidilir, alâka ve muayenesi temin edilir; bundan sonra sıra manevî tedbire, yâni duaya gelir.
Nasıl sadece doktor kesin şifaya vasıta değilse, sadece dua da öyle kesin şifaya sebep olmaz. Zira ikisini de Rabbimiz emretmekte, hem maddî, hem de manevî tedbiri dinimiz istemektedir. Birini icra edip ötekini ihmal eden, elbette yarım iş yapmış olur. Tek kanatlı kuşun uçtuğu kadar başarı temin edilir.
Maddî tedbirden sonra alınacak manevî tedbiri, yâni okunacak duayı, Efendimiz (asv) şöyle tavsiye buyurmuştur:

“Doğum yapacak hanımın sıhhat ve kolaylıkla doğumunu yapması niyetiyle, Önce Âyete’l-Kürsî okunur, sonra Felâk ve Nâs sûreleri okunur. Bunlardan sonra da şu âyet okunur:”
“İnne Rebbekümülahüllezi haleka’s-semâvâti ve’l-arda fî sitteti eyyâmin, sümme’stevâ ale’l-arşi, yuğşi’l-leyle’n-nehâra yetlübühû hasîsen. Ve’ş-şemse ve’l-kamere ve’n-nücûme müsahharâtin bi-emrih, elâ lehü’l-halku ve’l-emru. Tebârekellahü Rabbü’l-âlemîn.” (A’raf, 7/5)

Resul-i Ekrem Efendimiz (asm) kızı Fâtıma (r.anha) validemizin doğumunda bu duayı okutmuş, netice sevindirici şekilde huzurlu ve sıhhatli bir doğum olarak tecelli etmiştir, Mübarek nesil Hazret-i Hasan ve Hüseyin (ra) efendilerimiz böyle dualarla dünyaya gelmişlerdir.
Sıhhatli bir doğum haberini alınca Allah’a şükretmek, konu komşuda bulunan yoksullara yardım etmek, münasip olan bîr cömertliktir.
İçki içmek, içirmek, kumar oynamak, ahlâk bozucu eğlenceler tertip etmek ise nimete karşı nankörlük mânâsına gelen bir anlayışsızlıktır.(alıntı)

SUÇLU BENİM!! EBEVEYN OLARAK

Nasıl ve nereden başlasak?Sokaklardan mı,hanelerden mi,okullardan mı,işyerlerinden mi,camilerden mi?Bu konuyu düşününce dilim tutluyor desem yalan,tutulmuyor desem yalan.Edep,Erkan,Terbiye,Ahlak….Yoksa isyan mı deseydim?hepsi ortadan kalkınca,yeni nesil adını isyan koymuş bunun.Amiyane,ben yoldan çıkmak diyorum buna.

Başlık namına hangisini koysam diye üç gündür düşünür dururum acizane.Hepsi birbirinden önemli hayat içinde.

“Ne oluyor gençler!!”diye haykırasım geliyor her otamda.Yalnızlığım büyüyor hepten.Küçüğünü kollamamak,büyüğünü “hiçe saymak” maarifet mi oldu bu devirde?Evet,aynen öyle oldu.Küstahlığı hayatının olmazsa olmazı haline getirdi güvendiğimiz bu dağlar.Sakın yanlış anlaşılmasın.Asla onları suçlamıyorum.Onları yetiştiren ebeveynlerde arıyorum kabahati.Yüksek okumak hatırı sayılır olmakla eş anlamlı oldu çıktı günümüzde.

Ağzına gelen her lakırdıyı ortalık yere salya sümük fışkırtmak beceri oldu alemde.Hele hele kızımı okula bırakırken gördüğüm manzaralar beni hepten yıldırmak üzere.Sokak ortasında birbirinin saçını başını çekiştirip,külhanbeyi naraları atan kızlar! hepten canımı acıttı geçende.Bu demek değil ki kabalık erkeğe yakışır.Aklımdaki “adam”tezahüründe Efendim,Peygamberim,Rehberim(s.a.v) var.Ve O’da(s.a.v)bir erkek.Ve tüm dünyaya miras bıraktığı insanlık dersini okuyunca satır satır, insanı kadın- erkek diye ayırmayı bırakıyorsunuz elbet.Çünkü Resul’ün(s.a.v)çağrısı çağlar ötesine.

Görüyorum ki,artık mesele:oku yavrum,diplomanı al bir de bol paralı bir iş bul….Hayat bundan ibaret değil ana-babalar!gitgide yozlaşıyor gitgide yalnızlaşıyor gitgide pervasız oluyoruz.Apartmanlarda birbirimizin yüzüne bakmaz olduk,vereceğimiz bir selamken,çıkarımız yoksa onu da ciddiye almaz olduk.bu gün hatırını sorduğum insanlar,arkasını dönünce:acaba maksadı ne?der olmuş.ağlamaklıyım 😦

Dostluklar yalan sayılır olmuş ne acıdır ki.Arkadaşlar fırsat kollar olmuş birbirinin gözünü oymak için.Çok değil,şundan 30-40 yıl önce ahiretliği olurdu insanların.En mahremini bilirlerdi de gene de konuşmazlar,sır vermezlerdi herkesin içinde.Onlar birbirlerini tembihlerdi”ölünce beni sen yıka”diye.Eminlerdi çünkü dostlarından.Ki ne önem arz eden bir meseledir son abdest.Ağza verilecek son su damlası,duanı edecek gönül yoldaşı tarafından dökülürdü.Ve o suyla beraber bir kaç damla gözyaşı.Onları sakin tutan sebep ise kavuşmaya az kalmış olması.

Ölümü sık anar,sık sık nasihat ederlerdi gençlere.O nineler büyüttü bizi.Unutacak kadar zaman geçmedi ki üzerinden hanımlar bize ne oluyor böyle?Ne oluyor da evlatlarımızı bu kadar kalın,bu kadar vurdumduymaz,bu kadar düşüncesiz ve bu kadar bencil yetiştirdik?O nineler bir kusur mu işledi bize karşı da tüm hıncımızı evlatlarımızdan çıkarır olduk?Onlardan önce bırakıp gideceğimizi düşündüğümüz dünyaya(ki Allah sıralı,hayırlı ömür versin) bu kadar hor bu denli destursuz, insan suretli varlılar yetiştirmemizin asıl sebebi nedir?

“Bu alemde babana bile güvenmeyeceksi”düsturu!! almış boyunu uzamış gidiyor gençlerin arasında.Bu ne alçakça bir tanımlamadır.”Efendimiz(s.a.v) buyurdu ki:Babaya itaat Allah’a itaattir,babaya isyan Allah’a isyandır(Tirmizi).Hele ki “inandım”diyen ana-babanın evladına bunları öğretmemesi. evlada ne büyük bir zulümdür!”Bereket büyüklerle beraberdir”düsturunu neden veremedik onlara?Çünkü,ellerinden tutup mescidlere yol almadık.Peygamberi hayat tarzını benimsetmeyi unuttuk bi aralar zihinlerimizde.Hatırladığımız zaman da iş işten geçmiş oldu.

Onların zihinleriyse artık,popta,jazda,konserde,giyimde,gezmekte,hayat kısa tadını çıkarda..hülasa-i kelam ne kadar günah varsa akıllar onda.Günah lafzının da içi hepten boşalmış durumda zihinlerinde.Ne için günah,ne için yasak biz öğrenmeden onlara ne verecektik?Kültür namına ezberledikleri şeylere bakıyorum da hele,onlara hiç bir fayda sağlamayacak içi boş dünyalık meseleler.Hani bizim malayani dediğimiz şeyler.Malayani ile açıklanamayacak kadar aşağı hatta bazıları.Hangi filmde kim oynamış,nasıl bakmış,ne demiş,ne usta oyuncuymuş,falan partide ne giymiş,kaç sevgili değiştirmiş,hangi kerameti kendinden menkul dergiye kapak olmuş vs..vs..?

Ölümün hızla yaklaştığını neden öğretmedik onlara.Konusu açıldığında”susun” aman anmayın demekle kurtulacağımızı mı sandık acaba?Kaç şişe şarap bitirirse kıymeti o kadar artacak sanan akıllar kimin cebinden çıktı?Bir gecede bilmem kaç kişiyle düşülen zina tuzağından neden bahsetmedik hiç.Ayıp mıydı,günah mı?Şeriatin ayıbı olmaz.Her olduk olmadık şeye günah yaftası yapıştırmakla müslüman olunmuyor işte.Evlerimizi bir eğitim yuvasına çevirmediğimizden olsa gerek”sus pus” ortamlarda yetişen,bunu yaparken de tv’lerde her türlü yenilen herzeyi seyreden sübyanlar işte bu hale geldiler.Ahlaka mugayir herşey içselleşti,hazm edildi şimdi  onu dökmek zamanı.İlim olsa yayılırdı ama bu pislik misali dökülüyor paçalarımızdan.

Her başlayan cümle küfürle başlıyor her bitiş bir küfür.Kimse duymadım,görmedim demesin.Lise çıkış saatlerinde 10 dakikalığına sokakta olmanız yeterli.Fazla emek harcamanıza gerek yok.Çıkın bir dolaşın ve görün yaşanan müptezelliği.Tekrar söylüyorum:suçlusu asla onlar değiller.Duacıyım ki:Allah’ım inayet eylesin de hallerini düzeltsinler.amin.

Bir daha aklımdan geçirdim de gördüklerimi,nasıl ana-baba olacaklar,nasıl geçirecekler yeni nesillere bilgilerini,aklım almıyor?Dönüp sertçe uyarıyorum bazılarını ve gördüğüm manzara beni hayrete düşürmeye yetiyor:Abla,ÖZÜR DİLERİM,KUSURA BAKMA!Üzülüyorum bu sefer.Anlıyorum ruhu boş değil,hala utanması var bazısının.Ümitvarım aslında,bu kadar karamsar konuştuğuma bakmayın.Hep iddia ettiğim bir mesele vardır:”ana-baba mürşid gibi olmalıdır “diye.Önce kendini terbiye edip güzelce tornadan geçirecek sonra da yaşayarak ve anlatarak bunu kendi nesillerine aktaracak.Netekim,küp içindekini sızdırır.Bizde olmayan bir şeyi evlatlarımıza vermemiz mümkün değil.Onlara bırakacağımız en güzel miraz güzel ahlak olmalı.Ahlakı güzel olanın da bahtı her yerden güzel olur zannımca.En azından hastalanmaz,depresyona girmez ve en kötüsü canına kıymaz.Nicelerini duyuyoruz ki her gün,derin mutsuzlukları sebebyle,hayatlarına bir anlam katamadıkları için canlarına kıymışlar.Allah’ım böyle kötü bir felaketten cümlemizin evlatlarını ve kendi nefislerimizi korusun.amin.

Aslında satır aralarına konacak o kadar daha kelam var ki gecelerce konuşsak bitmez.Şimdilik burada keselim hayırlısıyla.Sürç-i lisan ettiysek affola.Hatalar bizden güzel olan her şey Rahman olan Rabbim’den(azze ve celle)

Dua edin,Söyleyen sizden daha çok ders alsın.Allah’a emanetsiniz efendim.

esselamu aleyküm ve rahmetullahi ve berekatüh